TÜRVAK Sinema ve Televizyon Müzesi, Türker İnanoğlu tarafından kurulan Türkiye’nin ilk ve tek Sinema ve Televizyon Müzesi’dir.
Türker İnanoğlu Kimdir?
İnanoğlu, sinema ve Televizyonculuğun Türkiye’deki geçmişini ilk kaynaktan sinema tutkunlarıyla paylaştıran sinema tutkunu bir isimdir. Hayatının uzun bir dönemini Türk sineması ve televizyon dizilerine ayırmış, bu uğurda önemli eserler kaydetmiş; yardımcı yönetmenlik, yönetmenlik ve yapımcılık gibi işlerle uğraşmış bir TV kurucusu ve gösteri merkezi sahibidir.
Türk sinema ve televizyonculuğundaki geçmişini, anılarını yeni nesillerle paylaşmak, sinema ve televizyon emekçisi meslektaşlarına da yardımcı olmak, bu noktada kariyer yapmak isteyen gençlerin eğitimine destek vererek onlara önayak olmak, sinemaya ait bilgi ve belgeleri sergileyip gelecek kuşaklara aktarabilmek, bu sektöre yeni elemanlar yetiştirmek için TÜRVAK Vakfını kurmuş, ardından da birincil el kaynakların ve binlerce kitabı bünyesinde barındırarak meraklılara sunan TÜRVAK Sinema ve Televizyon Müzesi’ni kurmuş ve TÜRVAK adını daha kalıcı hale getirmiştir.
Müzenin bölümlerine geçmeden önce Türkiye’deki sinemacılığın aldığı yolları belirtmek daha mantıklı olsa gerek.
Sinema Keşfi
Tarih 1885, Luiémere Kardeşler Paris’te ilk film gösterimlerini yapar, bunu takiben bir yıl sonra sinema Türkiye’ye gelir. Burada not düşmek gerekir ki Türkiye sinemasının ilk yılları, yabancı film gösterimleriyle halka sunulmuştur.
Peki ya o zaman Türkiye’de ilk film ne zaman çekilmiştir?
Tarihi kayıtlara bakıldığında, yıl 1914’ü gösterdiğinde Fuat Uzkınay’ın “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” isimli belgesel filmini çeker ve bu film ilk Türk filmi, Uzkınay’da ilk Türk Sinemacısı olarak kabul edilir. Böylelikle Türkiye’nin sinemaya girişi 1914 yılında gerçekleşir.
» Link için: https://www.youtube.com/watch?v=5jVwvQrSCnY
Türk sineması, Türk tiyatrosundan doğarak gelişmiş, tiyatroya bağlı kalarak gelişim göstermiştir.
İlk Sinema Filmi Nasıl Çekilmiştir?
188’de Thomas Edison ve William Nicholson ile birlikte kameranın ilk biçimi sayılan Kinetograf’ı geliştirmiştir. Kinetograf, film şeridi üzerine saniyede 40 görüntü kaydetmektedir. Fakat aygıt gözlerini iki deliğe dayayan tek bir kişi tarafından kullanılabiliyor ve hareketleri kesintili oluyordu.
Lumiere kardeşler geliştirdikleri sinematograf adlı aygıtla ilk kez hareketli görüntü elde ettiler. Bu cihazla filmi hem çekebiliyorlar hem de yansıtabiliyorlardı. Böylelikle ilk filmler çekilmeye başlandı.
Sinemanın tarihini de belirttiğimize göre Sinema ve Televizyon müzesinin içeriğini anlatmanın sırası gelmiştir.
Sinema ve Televizyon Müzesi’nin içeriği
Müze beş kat ve dokuz salondan oluşmaktadır.
Giriş katında Sergi Salonu ve Kafe bulunur.
1.kata girildiğinde ise günümüz teknolojisine sahip yansıtım ( projeksiyon) makineleriyle özel gösterimler yapılan Sinema Salonu ve Türk Sinemasının unutulmaz oyuncularının “Jale Kuşhan Balmumu Heykeller Müzesi”nde olduğu gibi heykellerinin yer aldığı Balmumu Heykeller Salonu bulunmaktadır.
2. katta ise sinema ve televizyon tarihini, bugünlere nasıl meşakatli yollardan geçerek geldiğini bu katta yer alan ilk sesli çekim yapılan kamera ve kurgu makinelerinden tutun da, sinemanın Beyoğlu’nda raks ettiği günlerin belgelerine, resim ve afişlerine kadar sunan Sinema ve Televizyon Müzesi yer almaktadır.
3.kata varıldığında Türk Tiyatrosu’nun şanlı tarihini belge ve dokümanlarıyla, afiş, maket ve oyun kostümleri sunan, Muhsin Ertuğrul’un şahsi eşyalarına ve özel dokümanlarını betimleyen Tiyatro Müzesi ve çok kapsamlı, meraklılara kaynak olacak nitelikte Ulvi Uraz Kitaplığı bulunmaktadır.
4. katta ise müzenin yegâne kurucusu Türker İnanoğlu’nun hayatını adadığı ve aşkla bağlandığı mesleğinde kazanmış olduğu ödüller sergilenmektedir.
Televizyonlarda izlediğimiz Yeşilçam filmlerinin ruhunu yaşatan ve bu ruhu duvarlarında yer alan görsellerle destekleyen, insanın attığı her adımda maziye daha da bir özlem duyduğu, ilk el kayıt cihazları, stüdyo ışıkları, hatıra çekimleri, sinema biletleri, gazete küpürleri, film afişleri, çekim ekipmanları ve ilk kameraların yer aldığı maziye derin bir yolculuk yaparak insanın ufkunu açtığı bu müzeye her sinema ve televizyon meraklısı her türden kişinin gitmesi, en azından gezilecek yerler listesinde yer alması gerekmektedir.
Bu güzel müzeye bizi kavuşturan Türker İnanoğlu’na ne kadar teşekkür etsek azdır.
Sinema ve tiyatroyla kalın…