Doğu roma imparatorluğunun en parlak devri olan 6. yüz yılda İmparator Justinianus tarafından yapılmıştır. Uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan sarnıç toplam 9800 m2 alana sahiptir.
Her sırada 28 sütun, 12 sıra halinde yerleştirilmiş birbirinden 4m 90cm aralıklarla dikilmiş toplam 336 adet mermer sütun bulunmakta olup, her bir sütunun yüksekliği 9 metredir.
Sütun başlıkları genellikle korent veya iyon karışımıdır. Sayısı az olmakla birlikte işlenmemiş dorik üslupta sütunlar da bulunmaktadır.
Çevre kalınlığının duvarları 4 metre olup, pişmiş tuğla ile örülmüş, üzeri su geçirmez özelliği olan horasan adı verilen bir harçla sıvanmıştır. Sarnıcın suyu İmparator Justinianus tarafından şehrin 19 kilometre uzağında bulunan Belgrad ormanlarından getirilmiştir.
1985 yılından bu yana İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından restore edilen sarnıç, ömrünü tazelemiş bir kültür varlığı olarak 9 Eylül 1987 tarihinde yeniden açılmıştır.
Ağlayan Sütun / Gözyaşı Sütunu
Gözyaşı sütunu veya ağlayan sütun olarak bilinen sütun, diğer sütunlardan farklı olarak ıslak olması nedeniyle ağlıyormuş gibi bir görünüme sahiptir. Bu sütun, Forum Tauri meydanında bulunan 4. yüzyıldan 1. Theodosius‘un Zafer Kemeri sütunlarını andırır. Ağlayan sütunun Yerebatan Sarnıcının inşasında hayatını kaybeden yüzlerce kölenin hatırasına yapıldığı rivayet edilmektedir.
Medusa Başı
Sarnıçtaki sütunların köşeli veya yivli biçiminde olan bir kaç tanesi hariç büyük bir çoğunluğu silindir şeklindedir. Sarnıcın Kuzeybatı köşesindeki iki sütünün altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı, Roma dönemi heykel sanatının şaheserlerindendir.
Sarnıcı ziyaret eden insanların en çok ilgisini çeken Medusa başlarının hangi yapılardan alınıp getirildiği bilinmemektedir. Araştırmacılar, sarnıcın inşası sırasında salt sütun kaidesi olarak kullanılması amacıyla getirdiklerini düşünmektedirler. Bu görüşe rahmen, Medusa Başı hakkında birtakım efsaneler oluşmuştur.
Medusa Başı Efsanesi
Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona‘dan biridir. Bu üç kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bir görüşe göre o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gogona desim ve heykelleri kullanılırdı ve sarnıca Medusa başının konulması da bu yüzdendir.
Başka bir rivayete göre de Medusa, siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdı. Medusa, Zeus’un oğlu Perseus‘u seviyordu. Athena’da Perseus’u seviyor ve Medusa’yı kıskanıyordu. Bu yüzden Athena, Medusa’nın saçlarını yılana çevirdi. Artık Medusa’nın baktığı herkes taşa dönüşüyordu. Daha sonra Perseus, Medusa’nın başını kesti ve onun bu gücünden yararlanarak bir çok düşmanını yendi.
İçerisi normalde çok keyifli fakat bu aralar tadilattan dolayı ciddi bir rutubet kokusu var. Görülmesi gereken bir yer fakat bu zamanlarda değil